[wpcc-iframe allow=”encrypted-media” allowtransparency=”true” frameborder=”no” height=”152″ scrolling=”no” src=”https://open.spotify.com/embed-podcast/episode/4vmPUzIio9mj75XEUPBPyY” width=”100%”]
Soğuk Savaş boyunca ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli müttefiklerinden olan İran’ın füze programı, genel kanının aksine 1979’daki İran İslam Devrimi’nden önce başlamıştır. ABD-İran ilişkileri bu dönemde öylesine ilerlemiştir ki 1957 yılında iki ülke arasında “Barış İçin Atomlar Programı” adı ile nükleer iş birliği anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmanın ardından ABD, İran’a enerji alanında kullanması için zenginleştirilmiş uranyum vermeye başlamıştır. 1967’de yılında İran, ABD’den ilk nükleer reaktör başlığını teslim aldı. Ancak iki ülkenin nükleer konusundaki samimi ilişkisi İran’ın balistik füze talebinde kendisini göstermemiştir. İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, 1977 yılında Washington yönetimden kısa menzilli ‘Lance’ balistik füzesi talebinde bulundu. ABD talebe olumsuz cevap verince Şah Rıza, balistik füze arzusundan vazgeçmeyerek İsrail’in kapısını çaldı. İsrail talebe olumlu yanıt vererek ve İran ile ‘Çiçek Projesi’ isimli programı başlatmıştır. Projenin maddi boyutunu İran sağlarken İsrail, teknoloji desteği sağlamaktaydı. İki ülkenin ekipleri İran’ın iç bölgelerinde yürütülen çalışmalarda ilk olarak 480 km menzile ve 780 kg harp başlığına sahip bir balistik füze üzerinde çalıştılar. Ancak çalışmalar 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ile beraber sona erdi. İsrail ile çalışmaların yürütüldüğü bu dönem İran’ın füze programının ilk aşaması olarak biliniyor.
İran’ın füze programındaki ikinci aşama ve en önemli kilometre taşı ise 1980’de başlayarak 1988 yılına kadar devam eden İran-Irak savaşı olmuştur. İran Şahı Muhammet Rıza Pehlevi, ABD’den, envanterdeki F-4 ve F-5’lere ek olarak dönemin modern savaş uçaklarından olan F- 14 Tomcat’lardan 80 adet sipariş vermiş ve böylelikle İran, Körfez bölgesindeki en büyük hava kuvvetlerine sahip olmuştur. Ancak 1979’daki İslam Devrimi ile beraber Batı ile ilişkiler kopmuş, İran Hava Kuvvetleri ‘derin taarruz kabiliyetini’ (düşman cephesinin en iç kısmındaki hedefleri vurabilme yeteneği) yedek parça, bakım, eğitim ve silah eksikliğinden ötürü kaybetmiştir. Hatta yedek parça eksikliği İran-Irak savaşı boyunca etkisini öyle hissettirmiştir ki F-14 Tomcat filosundaki uçakların yarısı yedek parça olarak kullanılmıştır.
Irak’la savaşın İran’ın füze programında kilometre taşı olmasındaki bir diğer sebep ise Irak’ın, sahip olduğu uzun menzilli balistik füzelerin başkent Tahran’ı dahi vurması ve İran’ın bu saldırılara karşı cevap verememesi olmuştur. Bu iki nedenden ötürü Tahran yönetimi ilk olarak ‘Scud’ füzelerinin acil olarak tedarik edilmesine karar vermiş ve 1985 yılında İran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani liderliğindeki bir heyet Libya, Kuzey Kore, Suriye ve Çin’e giderek balistik füze talebinde bulunmuştur. Libya, İran’ın talebini kabul ederek 300 km menzile sahip ve 700- 1000 kg arasında savaş başlığı taşıyabilen sıvı yakıtlı Scud-Sb balistik füzelerinden bir miktar teslim etmiştir. İran’ın Scud füzelerine sahip olması iki ülkenin büyük kentlerine karşılıklı olarak balistik saldırılar yapılmasına sebep olmuştur. Bu dönem literatüre ‘Şehirler Savaşı’’ olarak da geçmiştir. Ancak mevcut savaş ortamından dolayı İran’ın balistik füze stoğu hızla tükenmiştir. Başka bir tedarikçi arayışına giren İran, Kuzey Kore ile görüşmelere başlamış ve bu kapsamda Tahran yönetimi, teknoloji transferinde karşılığında Kuzey Kore’nin uzun menzilli füze programını finanse etmeyi ve 100 adet Scud-B satın almayı teklif etmiştir. Kuzey Kore teklifi kabul ederek ilk parti Scud-B füzelerini Temmuz 1987 yılında İran’a göndermiştir. ABD Savunma Bakanlığı’nın raporuna göre İran, 1985-1988 yılları arasında Irak topraklarına 100 Scud füzesi ateşlemiştir.
Milli Füze Programının İlk Adımları
8 yıl süren savaşta kazanılan tecrübeler ve devrimin ardından batılı ülkeler tarafından uygulanan yoğun ambargo İran’ın balistik füzelere olan ihtiyacını açıkça ortaya çıkarmış ve bu dönemin ardından uygulamaya başlayacağı yeni askeri doktrininin temellerini oluşturmuştur. Bu kapsamda İran savaş döneminde acil olarak temin ettiği Scud balistik füzeleri ve teknoloji transferleri ile ‘milli füze programının’ ilk adımlarını atmıştır.
1988 yılının başlarında Sovyet üretimi 70 km menzile sahip 9K52 Luna-M balistik füzesinden kopyalanarak üretilen katı yakıtlı Mushak-120 (diğer adı İran-130) İran’ın ülke içinde ürettiği ilk balistik füze olarak kayıtlara geçmiştir. İran-Irak savaşının son aylarında kullanılan Mushak-120’nin ortalama menzili 130 km’dir. Aynı yıl İran sıvı yakıt kullanan ve 300 km menzile sahip Mushak-160’ı tanıtarak test etmiştir. İranlı yetkililer Mushak-160’ın yerli olarak üretildiğini iddia etse de Çin’in nükleer başlık taşıyabilen DF-11A füzesinden kopyalama olduğu düşünülmektedir. 1990 yılında İran’ın Kuzey Kore’den 500 km menzil ve 700 kg harp başlığına sahip Scud-C satın aldığı ABD istihbarat raporlarına yansımıştır. 1 sene sonra ise İran Scud-C balistik füzesini test ettiğini duyurdu. İsrail Tel Aviv Üniversitesi’ndeki Jaffe Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yıllık olarak yayınlanan askeri güç raporunda, İran’ın 1994 yılına kadar 300 Scud-B ve 100 Scud-C füzesini, teknoloji transferi ile beraber satın aldığı ve bunlar üzerinden üretim sağlamaya başladığı belirtilmiştir.
Mevcut Füze Kapasitesi ve Gelişim Aşamaları
Kısa Menzilli Balistik Füzeler (SRBM)
İran’ın 300 ile 700 km arasında değişen çeşitli tiplerdeki kısa menzilli balistik füzeleri, Irak ve Basra Körfezi’nin tamamını, Suriye, Pakistan, Afganistan’ın önemli bir kısmını hedef alabilmektedir. Hem sıvı yakıt hem de katı yakıt kullanan balistik füzelerin CEP (circular error probable-dairesel sapma oranı) değerleri gelişmiş versiyonlarda 10 metreye kadar düşmektedir. Bu sınıfın temel füzelerini Fateh ve Şahap ailesi oluştururken Çin üretimi CSS-8 SRBM’den kopyalanan Tondar-69’da bu sınıfa dahil edilmektedir.
Fatih Sınıfı: Fatih-110, Fatih-313, Zülfikar, Dezful ve Raad-500
Fatih-110 SRBM
İran’ın kısa menzilli balistik füze serisinin temelini oluşturan Fatih-110, çelik gövdeli ve katı yakıtlı bir füze olmasının yanı sıra 500 kg faydalı yük taşıyabilmektedir. 300 km menzile sahip füzenin CEP değeri ise 30-100 metre arasında değişmektedir. İran 2002 yılında katı yakıtını kendi imkanları ile üreterek Fatih-110’u başarılı bir şekilde test ettiğini iddia etmiştir. Füzenin ilk operasyonel kullanımının 2004 yılında başladığı bilinmektedir. Bazı iddialara göre 2008 yılında Suriye’de öldürülen Hizbullah’ın kurucu üyelerinden Imad Muğniye, İran’dan Fatih-110 füzelerini tedarik etmiştir. Fatih-110’un, A-110A (Fatih 2) ve A-110B (Fatih 3) olarak adlandırılan 2 modeli daha geliştirildi. Suriye’nin 2008 yılında İran’ın teknolojik desteği ile A- 110B modelini geliştirdiği iddia edilmektedir. 2012 yılında Suriye rejiminin muhalif güçlere karşı kullandığı balistik füzelerin Fatih-A110B olduğu düşünülmektedir. İran, Ağustos 2021’de ise önceki versiyonlara kıyasla daha iyi bir yönlendirme sistemine sahip olduğu iddia edilen Fatih-110-D1 füzesi tanıtmıştır.
Fatih-313 SRBM
Ocak 2020’de İran’ın ABD askerlerinin bulunduğu Irak’taki Ain el Esad Üssü’ne yaptığı balistik saldırıda kullandığı Fatih-313, 500 km menzili ile Fatih-110 füzesinin geliştirilmiş bir versiyonudur. İranlı yetkililerin açıklamasına göre füzesinin gövdesi, radarda tespiti zorlaştıran karbon fiberden üretilmiştir. 2015 yılında tanıtılan füzenin boyutu Fatih-110’a benziyor olsa da burun kısmına eklenen kanatçıklar sayesinde oldukça hassas vuruşlar yapabilmektedir. Fatih-313 ile İran ilk defa katı yakıt kullandığı bir balistik füzede 300 km menzilin üstüne çıkmıştır. İran’ın geniş füze envanteri içerisindeki en hassas vuruş kabiliyetine sahip Fateh- 313’ün, Ain el Esad üssüne yapılan saldırıda CEP değerinin 12 metreye kadar düştüğü saptanmıştır.
Zülfikar SRBM
Fatih-313’den türetildiği düşünülen ve 700 km menzile sahip Zülfikar kısa menzilli balistik füze, 2016 yılında tanıtılmıştır. Tek aşamalı, katı yakıt kullanan Zülfikar’ın 450 ila 600 kg arasında savaş başlığı kullandığı tahmin edilmektedir. İran’ın, 18 Haziran 2017’de Suriye’nin Deyr ez Zor bölgesindeki DAEŞ hedeflerini 6 adet Zülfikar balistik füzesi kullanarak vurduğu iddia edilmektedir.
Dezful SRBM
7 Şubat 2019’da tanıtılan ve Zülfikar füzesinin üst varyantı olarak geliştirilen Dezful, 450-600 kg savaş başlığına ve 1.000 km menzile sahiptir.
Raad-500 SRBM
Şubat 2020’de tanıtılan Raad-500, 500 km menzile ve 30 metre CEP değerine sahiptir. Katı yakıt kullanan füzenin gövdesi ise elyaf ve karbon karışımından yapılmıştır. İran Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade Raad-500’ün kıstaslarına oranla daha hızlı, hassas, ucuz ve hafif olduğunu belirtmiştir.
Şahab (Scud) Sınıfı: Şahab-1, Şahab-2 ve Kıyam-1
Şahab-1 SRBM
Tek aşamalı ve sıvı yakıtlı Rus Scud-B füzesinin İran varyantı olan Şahab-1 kısa menzilli balistik füzesi, 985 kg harp başlığına ve 300 km menzile sahiptir. İran Şahab-1’i üretebilmek için Kuzey Kore’den teknolojik destek almıştır. Şahab-1’in CEP değeri ise 450 metredir. İran, 1991 Körfez Savaşı ve 2003 Irak İşgali sırasında Irak’ta barınan Halkın Mücahitleri Örgütü’ne yönelik çok sayıda Şahab-1 füzesi kullanmıştır.
Şahab-2 SRBM
Tek aşamalı ve sıvı yakıt kullanan Rus Scud-C balistik füzesinin İran varyantı olarak geliştirilen Şahab-2 kısa menzilli balistik füzesi, 1997’de hizmete girmiş ve 2004’de askeri tatbikatlarda kullanılmıştır. 11 metre uzunluğundaki Şahab-2, 500 km menzile, 770 kg faydalı yük kapasitesine ve 750 m CEP değerine sahiptir. 1993’de Çin, Kuzey Kore ve İran’ın yardımı ile inşa edilen Suriye’nin Hama kentindeki yeraltı balistik füze tesisi ve Scud-C fırlatma üssünde, İran’ın gönderdiği Şahab-2 füzelerinin kullanıldığı iddia edilmektedir.
Kıyam-1 SRBM
İran, Şahab-2 füzelerinin önemli bir kısmını geliştirerek Kıyam-1 füzesine dönüştürmüştür. 2010 yılında tanıtılan Kıyam-1 füzesi vuruş hassasiyetini yüksek seviyelere çıkaran ayrılabilir savaş başlığına sahiptir. Biberon ucu şeklinde tasarlanan ayrılabilir savaş başlığı sayesinde Kıyam-1 füzesinin radardaki izinin oldukça düşük olduğu ve terminal aşamasındaki hızından ötürü füzenin savunma sistemlerine karşı avantaj sağladığı belirtilmektedir. Şahab-2’den farklı olarak kuyruk kanatları bulunmayan Kıyam-1, 700-800 km menzile ve 750 kg faydalı yüke sahiptir. Kıyam-1’in, Ocak 2020’de İran’ın Irak’taki ABD üssüne yapılan balistik füzeli saldırıda kullanıldığı tahmin edilmektedir. Saldırı sonrası yapılan değerlendirmelerde Kıyam- 1’in CEP değerinin 100 metreye kadar düştüğü tespit edilmiştir. 2017 ve 2018 yıllarında ise İran Kıyam-1 balistik füzesi ile Suriye’deki DAEŞ hedeflerini vurmuştur. BM’ye göre İran, 2017 yılında belirli sayıda Kıyam-1 balistik füzesini Yemen’deki Husi güçlerine aktarmıştır. Burkan-2H/Volcano-2H adı verilen füzeler, Husi güçler tarafından 22 Temmuz 2017’de Suudi Arabistan’ın Yenbu kentindeki petrol arıtma tesisine yapılan saldırıda kullanılmıştır. 4 Kasım 2017’de ise Husi güçler Riyad’daki Kral Halid Uluslararası Havaalanına Burkan-2H füzesi ile saldırı düzenlenmiştir.
Orta Menzilli Balistik Füzeler (MRBM)
2000 kilometreye ulaşabilen İran’ın orta menzilli balistik füzeleri (MRBM), Ortadoğu’nun tamamını, Doğu Avrupa’nın bazı bölgelerini vurabilecek kapasitededir. Ancak bu füzelerin oldukça büyük bir kısmı yüksek CEP (circular error probable-dairesel sapma oranı) değerine sahiptir. BM raporlarına göre İran’ın orta menzilli balistik füzeleri sadece konvansiyonel değil ‘nükleer’ başlık taşıyabilecek şekilde tasarlanmıştır.
Şahab-3 ve Çeşitleri (İmad-Kadir)
Kuzey Kore’den ithal edilen No-Dong füzesi üzerinden geliştirilen Şahab-3, tek aşamalı ve sıvı yakıt kullanan orta menzilli balistik bir füzedir. 16 metre uzunluğa ve 1.38 metre çapa sahip füzenin tasarımı, nükleer savaş başlığı taşıyabilecek kadar büyüktür. 1000 kilometre menzili ve maksimum 1300 kilogram faydalı yük kapasitesi bulunmaktadır. Şahab-2’nin CEP değerinin ise 2,5-3 kilometre kadar yüksek olduğu düşünülmektedir. 1998 ve 2003 yıllarındaki 9 testin ardından 2003’ün sonlarında İran Silahlı Kuvvetleri Şahab-3’ün envantere alınarak operasyonel hale getirdiğini duyurmuştur. İran Devrim Muhafızları’nın en az 50 adet Şahab-3 füzesine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Çeşitli kaynaklar ve raporlar İran’ın Şahab-3 füzesi üzerinden İmad, Kadir-1, Şahab-3A, Şahab-3B, Şahab-3D, Şahab-3M varyatlarını geliştirdiğini söylemektedir. Bu geliştirilmiş varyantların Şahab-3 füzesinden; arka kanatçıklarda boyut küçültme, füzenin ağırlığını azaltmak için çelik yerine alüminyum kullanımı, gövdenin uzatılarak ek yakıt tanklarının yerleştirilmesi, navigasyon sistemlerindeki yenilikler, savaş başlığının yeniden tasarımı ve füzenin havada patlaması gibi farkları olduğu değerlendirilmektedir.
İmad MRBM
11 Ekim 2015’te İran, İmad orta menzilli balistik füzeyi test ettiğini duyurdu. İran Savunma Bakanı Hüseyin Deghan, ‘İran’ın geliştirdiği balistik füzenin, hedefine ulaşana kadar kontrol edilebilen ve yönlendirilebilen ilk füze’ olduğunu belirtti. Kanatçıkların eklendiği ‘biberon ucu’ şeklinde bir burnu olan İmad’ın yüksek manevra kabiliyetine ve çok daha düşük oranlarda CEP değerine sahip olduğu değerlendirilmektedir. Bazı uzmanlara göre 1700 km menzile sahip İmad füzesinin CEP değeri 500 metredir.
Kadir-1 MRBM
Şahab-3A füzesinden geliştirildiği düşünülen Kadir-1 orta menzilli balistik füzenin ilk testi 21 Kasım 2015’te gerçekleştirilmiştir. 800 kg savaş başlığına ve 1950 kilometre menzile sahip Kadir-1’in, ‘nükleer savaş başlığı’ taşıyabilecek şekilde tasarlandığı da değerlendirilmektedir. Şahab-3 füzesinden çok daha yüksek bir manevra kabiliyetine sahip Kadir-1 balistik füzesinin testleri devam etmektedir. İran medyasında çıkan haberlere göre en son geliştirme testi Nisan 2019’da gerçekleştirilmiştir.
Siccil MRBM
İran’ın orta menzilli balistik füzeleri içerisinde katı yakıt kullanan tek füze olan Siccil, ilk olarak 2008’de test edildi. 2000 km menzili bulunan ve tasarım açısından İran’ın şimdiye kadar geliştirdiği ya da ithal ettiği balistik füzelerden farklı bir yapıya sahip olan Siccil füzesi, 500- 1000 kg savaş başlığı taşıyabilmektedir. 2009’dan bu yana 4 kez test edilen Siccil, son testinde Hint Okyanusu’na doğru ateşlendi ve yaklaşık 1900 km uçuş gerçekleştirdi. Siccil’in füzesinin Siccil-2 ve Siccil-3 varyasyonları da bulunmaktadır. 2009’daki test lansmanında tanıtılan balistik füzenin Siccil-2 olduğu bildirilmiştir. Teyit edilmemiş raporlara göre Siccil-3 ise 38.000 kg fırlatma ağırlığına ve 4000 km menzile sahip olacak şekilde geliştirilmektedir. Siccil sınıfı balistik füzelerin İran’ın ‘nükleer güce’ sahip olması durumunda entegre edeceği ilk füzeler olacağı tahmin edilmektedir.
Hürremşehr MRBM
Kuzey Kore’den 2005 yılında 18 adet satın alınan ‘Musudan (BM-25)’ füzesi üzerinden geliştirilen Hürremşehr orta menzilli balistik füzesi, 1800 kg savaş başlığına ve 2000 km menzile sahiptir. 29 Ocak 2017’de ilk testini gerçekleştiren ve yaklaşık 1000 km uçan sıvı yakıtlı Hürremşehr, birden fazla savaş başlığı taşıyabilmektedir. Uzmanlara göre Hürremşehr, İran’ın balistik füzeleri içerisinde ‘nükleer’ savaş başlığı taşıyabilme potansiyeline sahip birkaç füzeden biridir. Kuzey Kore’nin Mushak füzesinin 2500 ile 4000 km arasında değişen bir menzili olmasına rağmen İran’ın bu füze üzerinden geliştirdiği Hürremşehr’in neden maksimum 2000 km menzilinde kaldığı merak edilmektedir. Konuya dair 3 hipotez öne sürülmektedir. Buna göre İran, Hürremşehr balistik füzesinin menzilini ‘Avrupalıları kızdırmamak, füze menzilinin gündeme gelmesini önlemek ve Dini Lider Ayetullah Hamaney’in 2000 km menzilden fazla balistik füze yapılmamasını istediği için’ kasıtlı olarak çarpıtmaktadır.
Hürmüz-1 Anti Radyasyon Balistik Füzesi
Kara platformlarından ateşlenebilen füze, 600 kg savaş başlığına ve 300 km menzile sahiptir. Asıl görevi hareketli deniz hedeflerini vurmak olan Hürmüz-1’in tasarımını, İran’ın füze programının babası olarak nitelendirilen ve 2011’de Tahran’daki bir askeri üste yaşanan patlamada hayatını kaybeden Hasan Tehrani Mukaddem yapmıştır.
Hürmüz-2 Yarı Balistik Anti Radyasyon ve Gemisavar Füzesi
Fatih-110 füzesinin ‘terminal kılavuzuna’ sahip türevi olduğu düşünülen Hürmüz-2’nin menzili 300 kilometredir. Katı yakıt kullanan füze ilk defa 11 Mayıs 2014’de Devrim Muhafızları’nın düzenlediği savunma sergisinde görüntülenmiştir. Mart 2017’de ise ilk test atışının ardından açıklama yapan yapan İran Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade, Hürmüz-2 nin 250 km uzaklıktaki hedefi başarı ile vurduğunu bildirmiştir. Füze tasarım açısından ‘Halici Fars’ füzesi ile oldukça benzerdir.
Halici Fars Süpersonik Yarı Balistik Gemisavar Füzesi
Tek aşamalı ve katı yakıtlı Halici Fars füzesi, 650 kg savaş başlığına ve 300 km menzile sahiptir. 2008’de Büyük Peygamber-3 tatbikatında ilk kez test edilen füzenin seri üretimine 2011 yılında başlanmıştır. Füze daha sonra 2011 ve 2012 yıllarında test edilmiştir.
Seyir Füzeleri
Seyir füzeleri hedeflerine oldukça alçaktan yaklaşarak, düşman hava ve füze savunma radarları tarafından tespit edilmesi son derece zor silah sistemleridir. ‘Pilotsuz uçak’ işlevi gören seyir füzeleri nükleer ve konvansiyonel harp başlığı da taşıyabilmektedir. İran, seyir füzelerine olan ilgisinin belli başlı sebepleri bulunmaktadır. Bunlardan ilki, balistik füzelerde olduğu gibi İran’ın güçlü bir hava kuvvetlerinden mahrum olması ve bunun sonucu olarak da ‘derin taarruz kabiliyetini’ önemli ölçüde yitirmesidir. İkinci sebep, seyir füzelerinin kritik parçalarının özellikle ‘karaborsadan’ rahatlıkla temin edilebilmesidir. Bir diğer sebep ise İran’ın seyir füzelerini Basra Körfezi’ndeki ABD ve müttefik güçlerin askeri varlığına karşı ciddi bir tehdit olarak kullanabiliyor olmasıdır. Nitekim Eylül 2019’da Suudi Arabistan’ın Aramco tesislerine yapılan saldırılarında en az 7 İran menşeli seyir füzesi kullanıldığı tespit edilmiştir. İran’ın seyir füzelerinin çoğunluğunu gemisavar füzeleri oluşturmakta ve genel olarak Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı’na konuşlandırmaktadır.
Sumar Seyir Füzesi Ailesi: Meşkat, Sumar, Huveyzeh, KH-55
İran ilk olarak 2001 yılında Ukrayna karaborsasından Sovyet üretimi havadan atılan KH-55 (AS-15) seyir füzesinden satın almasına rağmen 2010’dan sonra seyir füzesi çalışmalarına ağırlık vermiştir. İran Savunma Bakanlığı 2012’de ‘Meşkat’ adlı 2000 km menzile sahip seyir füzesinin envantere gireceğini duyurdu. Ancak 2015 yılına kadar ‘Meşkat’ın durumu ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştır. 2015 yılında ise tasarımı KH-55’e benzeyen ancak bazı yapısal farklılıklara sahip olan ‘Sumar uzun menzilli seyir füzesi’ tanıtılmıştır. Sumar füzesi karadan fırlatıldığı için motoru KH-55’e göre çok daha kuvvetli bir yapıya sahiptir. İranlı yetkililer Sumar’ın 3000 km menzile sahip olduğunu iddia etti. Fakat uzmanlara göre Sumar seyir füzesinin maksimum menzili 2.500 km’dir.
Bununla beraber İran’ın Sumar seyir füzesinde kullandığı turbofan motorunu üretecek teknolojiden yoksun olduğu düşünülmektedir. 2015 yılındaki bir lansmanda ise İranlı yetkililer ilginç bir şekilde Sumar füzesinin 700 km menzile sahip olduğunu açıklamıştır. ABD istihbaratı tarafından yayınlanan raporlara göre, KH-55 seyir füzesi nükleer başlık taşıyabilirken Sumar ve varyantlarının nükleer kapasiteye sahip olmadığı belirtilmektedir. Bazı raporlara göre İran, Yemen’deki Husi güçlere Sumar füzelerinden tedarik etmiştir. Husi güçler Sumar üzerinden, Aramco saldırılarında da kullanılan ‘Quds-1’ füzesini geliştirerek operasyonel hale getirmiştir. 2 Şubat 2019’da ise İran, yine KH-55 kökenli ve 1350 km menzile sahip ‘Huveyzeh’ seyir füzesini tanıttı. Aynı gün İran Savunma Bakanlığı füzenin 1200 km mesafedeki hedefi imha etmesine dair test görüntülerini yayınladı. İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Amir Hatami Huveyzeh’in turbofan motora sahip olduğunu ve düşük ısı sinyalleri yayarak hedefine ilerlediğini açıkladı.
Ya Ali Seyir Füzesi
2014’te İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı ziyareti sırasında tanıtılan Ya Ali orta menzilli havadan-karaya seyir füzesi, 700 kilometre menzile sahiptir. Şubat 2015’te İran Savunma Bakanı Yardımcısı Muhammed İslami, füzenin İran’ın envanterinde bulunan bütün savaş uçaklarından da fırlatılabileceğini açıkladı.
Ebu Mehdi Seyir/Gemisavar Füzesi
20 Kasım 2020’de tanıtılan füze, kara, deniz platformlarından fırlatılabilmektedir. 1000 km menzile sahip Ebu Mehdi, tasarım açısından Huveyzeh seyir füzesine benzetilmektedir. Füze bugüne kadar İran’ın ürettiği en gelişmiş ve en uzun menzile sahip seyir-gemisavar füzesi olarak tanımlanmaktadır. Füze ismini, Ocak 2020’de İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile birlikteyken öldürülen Irak’taki Şii Milis Gücü Haşdi Şabi’nin Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis’ten almaktadır.
Gemisavar Füzeleri
Nur Gemisavar Füzesi
İran’ın en yaygın olarak kullandığı ve 1995 yılında Çin’den tedarik ettiği 50 adet C-802 gemisavar füzesi üzerinden geliştirdiği Noor füzesi, 120 kilometre menzile sahiptir. İran 2009- 2010 yılları arasında Noor gemisavar füzesinin 170 km menzile sahip versiyonunu Suriye’ye ihraç etmiştir. Mayıs 2020’de ise İran Donanması Umman Körfezi’nde düzenlediği tatbikat sırasında Noor gemisavar füzesi ile kendisine ait lojistik gemisini vurmuştur. Dost ateşinin yol açtığı patlamada 19 İran Donanması personeli hayatını kaybetti.
Cask-2 Gemisavar Füzesi
Denizaltılardan fırlatılmak için tasarlanan Cask-2, Nasr-1 gemisavar füzesinden kopyalanmıştır. Füze ilk defa 2012 yılında İmam Humeyni Denizcilik Üniversitesi öğrencileri tarafından düzenlenen sergide görülmüştür. Cask-2’nin Mayıs 2017’deki ilk test atışı başarısız sonuçlanmıştır ancak 25 Şubat 2019’da İran Donanması tarafından Basra ve Umman Körfezi’nde gerçekleştirilen Velayet-97 tatbikatında Kadir sınıfı mini denizaltından ateşlenen Cask-2 füzesi hedefi imha etmiştir. İran Savunma Bakanlığı Cask-2 seyir füzesinin 11 Eylül 2020’de seri üretime girdiğini duyurmuştur. Cask-2’yi diğer denizaltı gemisavar füzelerinden ayıran özelliği ise fırlatma biçimidir. Denizaltında bulunan füze fırlatma kapsülü düşük güçte bir motora sahiptir. Cask-2 füzesi denizaltından doğrudan fırlatılmak yerine, motora sahip fırlatma kapsülü ile beraber denizaltından ayrılmaktadır. Deniz yüzeyine kadar bu fırlatma kapsül ile devam eden Cask-2, yüzeye ulaştıktan sonra fırlatma kapsülünden ateşlenmektedir. İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Khanzadi, daha uzun menzile sahip Cask-3 füzesi üzerinde çalıştıklarını açıklamıştır. Kadir sınıfı mini denizaltılardan başarı ile fırlatılan füzenin Fatih sınıfı denizaltılara entegre edilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Cask-2, 35 km gibi düşük bir menzile sahip olmasına rağmen, İran Donanması’nın mini denizaltıları ile beraber Basra Körfezi gibi dar bölgelerde ciddi bir tehdit unsuru oluşturmaktadır.
Kadir (Qader) Gemisavar Füzesi
Nur füzesinin gelişmiş bir varyantı olan Kadir orta menzilli gemisavar füzesi, İranlı yetkililer tarafından donanmanın en güçlü füzelerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Füze, 300 kilometre menzile ve 200 kilogramlık savaş başlığına sahiptir. Kara, deniz ve hava platformlarından fırlatılabilen Kadir gemisavar füzesi bünyesinde, dijital otopilot sistemi, yüksek hassasiyetli navigasyon ve gelişmiş radar sistemi bulundurmaktadır.
Kadir (Ghadir) Gemisavar Füzesi
330 km menzile sahip Kadir füzesi, hem kıyıdan hem de deniz platformlarından fırlatılabilmektedir. Füze, 2014 yılında İran’ın başkenti Tahran’daki bir etkinlikte tanıtılmış ve operasyonel olarak kullanılmaktadır.
Raad Gemisavar Füzesi
İran Raad füzesini, 1980’li yıllarda Çin’den tedarik ettiği NATO kodu ‘Silkworm’ olan HY-2 veya HY-4 gemisavar füzeleri üzerinden geliştirmiştir. Raad’ın, devlete ait Iran Aviation Industries Organization tarafından geliştirildiği ve 2014 yılında tam üretimine başlandığı belirtilmektedir. Kara ve deniz platformlarına entegre edilebilen 350 km menzile sahip Raad gemisavar füzesi, ilk olarak 2007’de test edildi ve envantere alındı. Katı yakıtlı turbojet motor kullanan füze, 450-500 kg savaş başlığı taşımaktadır.
Nasr-1 Gemisavar Füzesi
Çin’in C-704 kısa menzilli gemisavar füzesinden kopyalandığı düşünülen Nasr-1 gemisavar füzesi, 150 kg savaş başlığına ve 35 km menzile sahiptir. İlk olarak 2008 yılında İran’ın Basra Körfezi’nde düzenlediği tatbikat esnasında başarıyla test edilen Nasr-1’in, Mart 2010’da seri üretimin başlandığı açıklandı. İran Savunma Bakanlığı, Nasr-1’in helikopterlerden ve denizaltılardan fırlatılabilmesi için çalışmaların sürdüğünü açıklamıştır.
Nasr-e Basir Gemisavar Füzesi
24 Ağustos 2014’te Tahran’da düzenlenen bir savunma fuarında tanıtılan füze, 35 km operasyonel menzile sahiptir.
Zafer Gemisavar Füzesi
Hızlı saldırı gemilerine ve hücumbotlara yerleştirilmek üzere geliştirilen Zafer kısa menzilli seyir füzesi, 2011 yılındaki testlerin ardından 2012 yılında İran Donanmasına teslim edilmiştir. Zafer’in maksimum menzili 25 kilometredir.
Kevser Gemisavar Füzesi
20 kilometre menzile sahip Kevser’in, Çin üretimi C-701/YJ-7 gemisavar füzesi üzerinden geliştirildiği tahmin edilmektedir. Yarı zırh delici, 29 kg savaş başlığına sahip füze, 2006’da operasyonel olmuştur. Bazı raporlara göre 2006 Lübnan Savaşı sırasında Hizbullah güçleri en az iki İsrail savaş gemisine Kevser gemisavar füzesinden ateşlemiştir. Saldırı, 4 İsrail askerinin ölümüne ve INS Hanit korvetinde ağır hasara sebep olmuştur. İkinci Kevser füzesi ise Mısır’a ait bir kargo gemisine isabet ederek bütün mürettebatın ölümüne yol açmıştır.
Uydu Taşıma Roketleri (SLV)
İran’ın sivil uzay programının sorumluluğunu Enformasyon ve İletişim Teknolojileri Bakanlığına bağlı İran Uzay Ajansı (ISA) yürütmektedir. Askeri uzay programını ise İran Devrim Muhafızlarına bağlı Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanlığı sürdürmektedir ve balistik füze çalışmaları, uydu taşıma roketleri için temel oluşturmuştur. İran ilk uydusu olan Sina-1, Ekim 2005 tarihinde Rus roketi ile uzaya fırlatılmıştır. Şubat 2008’de ise Semnan eyaletindeki İran Uzay Merkezinin açılışı sırasında Kavoshgar-1 araştırma roketini test etmiş ancak başarısız olmuştur. İran bu dönemin ardından uzay programı kapsamında üç adet uydu taşıma roketi (SLV) geliştirmiştir: Sefir, Simurg ve Kasıd
Sefir SLV
22 metre uzunluğunda, sıvı yakıtlı ve iki aşamalı Sefir roketi, İran’ın ilk uydu taşıma roketi olarak kayıtlara geçmiştir. 2008 yılındaki ilk fırlatmada başarısız olan roket, Şubat 2009’da başarıyla fırlatılarak ‘Omid’ uydusunu alçak dünya yörüngesine (LEO) yerleştirmiştir. 15 Haziran 2011’de İran yine alçak uydu yörüngesine, Sefir roketini kullanarak ‘Rasad-1’ uydusunu yerleştirmiştir. 3 Şubat 2012’de ise Sefir roketi ile 50 kg ağırlığındaki ‘Navid’ uydusunu LEO’ya yerleştirmiştir. İran, Mayıs 2012, Eylül 2012 ve 2 Şubat 2013’deki başarısız denemelerin ardından 2 Şubat 2015’te Sefir roketi ile alçak dünya yörüngesine ‘Fecr’ (Şafak) uydusunu yerleştirmeyi başarmıştır. Fecr uydusu, tahrik sistemi sayesinde yörüngesini değiştirebilmekte ve bu özelliği ile fırlatılan diğer uydulardan ayırt edilmektedir. Sefir roketi en son 2019’da ‘Dosti’ uydusunu fırlatmak için kullanıldı ancak test başarısızlıkla sonuçlandı. Birçok uzmana göre Sefir roketi’nin ilk aşamasının Şahab-3 balistik füzesi üzerinden üretildiği iddia edilmektedir.
Simurg SLV
Şubat 2010’da tanıtılan Simurg uydu taşıma roketinin ilk aşamasında, Şahab-3 balistik füzesinin motoru kullanıldığı iddia edilmektedir. 27 metre uzunluğundaki Simurg’un, iki aşamalı olduğu bilinse de üç aşamalı şekilde test edildiği iddia edilmektedir. Tasarım açısından ise Kuzey Kore’nin Taepo Dong-3 SLV’sine oldukça benzer bir yapıdadır. Buna rağmen motor yapısı tamamen aynı değildir. 19 Nisan 2016’da yapılan ilk testi başarısız olan Simurg’un 27 Temmuz 2017’de Semnan İmam Humeyni Uzay Merkezi’nde yapılan fırlatma testi de başarısızlık ile sonuçlanmıştır. ABD Hazine Bakanlığı, 2017’deki testin ardından roket üreticisi Shahid Hemmat Industrial Group (SHIP) ve alt kuruluşlarına yaptırım uygulamıştır. Şubat 2019’da ‘Peyam’ uydusu ile, Şubat 2020’de ‘Zafer’ uydusu ile fırlatılan Simurg’un bu testleri de olumsuz sonuçlandı. İran’ın 2016-2017 yılları arasında Simurg SLV için Kuzey Kore’den en az iki roket bileşeni aldığı iddia edilmektedir.
Kasıd (SLV)
İran, 22 Nisan 2020’de Tahran’ın 300 km kuzeydoğusunda bulunan Şahrud Devrim Muhafızları üssünden Kasıd uydu taşıma roketini kullanarak ilk askeri uydusu olan ‘Nur’u 425- 440 km yükseklikte yörüngeye yerleştirdiğini duyurdu. Hem sıvı hem de katı yakıt kullanan Kasıd roketi, 3 aşamadan oluşmakta ve ilk aşaması Kadir orta menzilli balistik füzesine dayanmaktadır. Kasıd’ın ikinci aşaması ise Devrim Muhafızları Araştırma ve Öz Yeterlilik Organizasyonu tarafından geliştirilen ‘Selman’ motorunu kullanmaktadır. İran Uzay Ajansı tarafından geliştirilen Sefir ve Simurg’un aksine Kasıd uydu taşıma roketi Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanlığı tarafından geliştirilerek fırlatılmıştır. ABD Uzay Kuvvetleri Komutanlığı, uydu ve roketin, fırlatma anından itibaren izlendiğini açıklamıştır. Yörüngeye yerleştirilen Nur uydusu, İran’ın Ortadoğu’daki askeri kabiliyetlerini önemli ölçüde değiştirecek ve geliştirecek potansiyele sahiptir.
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi