Suriye, tarihi açısından önemli günlere ev sahipliği yaparken neredeyse yarım asır boyunca ülkede faaliyet gösteren Rusya ve Esad rejiminin müttefiki Hizbullah, birliklerini konuşlandırdığı yerden çekmeye başladı.
Hizbullah ve Rusya, Suriye iç savaşında Esad rejimini desteklemek için yıllardır aktif bir rol üstlenmişti. Ancak son dönemde muhalif güçlerin Şam’a doğru ilerlemesi ve stratejik noktaları ele geçirmesi, grubun taktik değişikliğine gitmesine neden oldu.
Şam’ın çevresindeki bölgelerden ve Humus’tan çekilme kararı alan Hizbullah, savaşçılarını daha güvenli ve stratejik bölgelere kaydırmaya başladı. Kaynaklara göre bu savaşçılar Lazkiye gibi rejim açısından kritik bir bölgeye ve Lübnan’ın Hermel bölgesine konuşlandırılıyor. Bu hareket, hem savunma hatlarını güçlendirme hem de Esad rejiminin kıyı bölgelerindeki son dayanaklarını koruma amacı taşıyor. Ancak bu çekilme, Suriye’de Esad rejimine verilen desteğin zayıfladığı algısını da beraberinde getiriyor.
Muhaliflerin ilerleyişi ve Rusya’nın konumu
Muhalif güçlerin hızlı ilerlemesi, yalnızca Esad rejimini değil, aynı zamanda bölgede önemli askeri varlığı bulunan Rusya’yı da zor durumda bıraktı. Çünkü Lazkiye’deki Hmeymim Hava Üssü ve Tartus’taki donanma tesisi, Rusya’nın Ortadoğu’daki askeri operasyonlarının belkemiğini oluşturuyor.
Bu üsler, Rusya’nın hem Suriye rejimine destek sağlama hem de Akdeniz’deki askeri ve jeopolitik varlığını sürdürme kabiliyeti açısından hayati öneme sahiptir. Ancak muhaliflerin bu tesislere yakın bölgelerdeki ilerleyişi, bu noktaların savunmasızlığını ortaya koyuyor. Rus savaş blog yazarları, bu üslerin kaybedilmesinin Moskova’nın Suriye’deki operasyonel kapasitesini büyük ölçüde zayıflatacağı konusunda uyarılarda bulunuyor.
Hmeymim ve Tartus üslerinin Rusya ile Hizbullah için stratejik önemi
Hmeymim Hava Üssü, Rusya’nın Suriye’deki hava operasyonlarının merkezi olarak biliniyor. Savaş blog yazarı “Fighterbomber”, üssün altyapısının hafif yapılarla inşa edildiğini ve isyancıların topçu veya insansız hava araçlarıyla saldırı mesafesine girmesi durumunda işlevini yitirebileceğini belirtti. Benzer şekilde Tartus’taki deniz üssü de Akdeniz’deki Rus donanmasının tamir, ikmal ve lojistik desteği açısından kritik bir öneme sahiptir.
Bu üslerin kaybı, Rusya’nın Ortadoğu ve Akdeniz’deki askeri gücünü zayıflatacağı gibi Afrika’daki askeri varlıklarını da destekleme kabiliyetini sınırlayabilir. Savaş blog yazarları, bu üslerin korunmasının, Moskova’nın Suriye’deki diğer toprakları geçici olarak kaybetmesi pahasına dahi öncelikli bir hedef olması gerektiğini ifade ediyor.
Hizbullah için Hmeymim ve Tartus bölgeleri, yalnızca Suriye’deki askeri stratejiler açısından değil, aynı zamanda Lübnan’daki stratejik hedefler ve bölgesel etkiler bakımından da büyük bir öneme sahiptir.
Bu bölgelerdeki Rus askeri tesisleri, Hizbullah’ın Suriye’deki varlığını sürdürebilmesi ve Esad rejiminin hayatta kalmasını destekleyebilmesi için kritik bir rol oynuyor. Çünkü Hizbullah, Suriye’deki operasyonları sırasında hava desteği ve tedarik için Rusya ile yakın bir işbirliği içinde olmuştur. Muhaliflerle girilen çatışmalarda Rus hava şemsiyesi eşliğinde Hizbullah hızlı ilerlemiştir.
Rusya’nın Zor Durumu: Ukrayna ve Suriye Cepheleri
Rusya’nın askeri kaynaklarının büyük bir kısmı Ukrayna savaşına tahsis edilmiş durumda. Bu nedenle Moskova, Suriye’deki askeri varlığını güçlendirmek veya desteklemek konusunda ciddi zorluklar yaşıyor. Rusya’nın, Ukrayna’daki ilerlemeler için yoğun çaba sarf ettiği bir dönemde, Suriye cephesinde yaşanan bu gelişmeler, Kremlin’in iki cephede aynı anda etkili olma kabiliyetini sorguluyor.
Rusya’da önde gelen eleştirmenlerden olan Igor Girkin, Moskova’nın bu kadar geniş bir cephe hattında mücadele etmekte zorlandığını ve düşmanlarının bu durumu fırsata çevirdiğini belirtiyor. Bu zayıflık, Rusya’nın Suriye’deki varlığını ve stratejik kazanımlarını tehlikeye atıyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’nın “teröristlerin” üstün gelmesini önlemek için gereken her şeyi yaptığını belirtse de bölgedeki durumu kontrol altında tutma konusunda zorluklarla karşılaşıldığı açıktır. Kremlin, Esad rejimine hava saldırıları ve uzman desteği sağlamaya devam ediyor. Ancak bu destek, isyancıların ilerleyişini durdurmak için yeterli görünmüyor. Lavrov’un, Rus üslerinin geleceğiyle ilgili kesin bir yorum yapmaktan kaçınması, Moskova’nın bölgedeki pozisyonunun ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.
Suriye’deki gelişmeler, Rusya’nın bölgesel ve küresel gücünü ciddi şekilde etkileyebilir. Moskova’nın Suriye’deki varlığını sürdürmek için on yıl boyunca harcadığı kaynaklar, kaybedilen askeri teçhizat ve hayatını kaybeden askerler düşünüldüğünde, bu kazanımların tehlikeye girmesi büyük bir darbe olarak değerlendirilebilir. Özellikle Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin için Suriye müdahalesi, Rusya’nın uluslararası alanda güç projeksiyonu yapma kabiliyetinin bir göstergesiydi. Ancak mevcut durumda yaşanan gerilemeler, Moskova’nın jeopolitik etkisini yeniden değerlendirmek zorunda kalabileceğini gösteriyor. Bu süreç, sadece Suriye değil, Rusya’nın küresel stratejik hesaplamaları için de önemli sonuçlar doğurabilir.