Trump yönetimi yapay zeka alanında köklü değişikliklere hazırlanıyor!
Zorlu bir seçim sürecinin ardından Donald Trump, ABD’nin 47. başkanı olarak seçildi. Cumhuriyetçilerin Senato ve muhtemelen Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu sağlamasıyla, Trump ve müttefiklerinin yapay zeka (AI) düzenlemelerine yönelik daha hafif dokunuşlu bir yaklaşımı benimsemesi bekleniyor. Trump, görevinin ilk gününde Biden yönetiminin yapay zeka politikalarını iptal edeceğini duyurmuş ve yapay zeka düzenlemelerini sınırlandırma yönünde vaatte bulunmuştu.
Biden’ın yapay zeka politikası
Biden yönetimi, yapay zeka alanındaki eksik kongre faaliyetleri nedeniyle 2023 Ekim ayında yürürlüğe giren AI Yürütme Emri’ni (EO) devreye sokmuştu. Bu emir, sağlık sektöründen entelektüel mülkiyet hırsızlığı risklerini azaltmaya kadar geniş bir yelpazede yapay zeka uygulamalarını kapsıyor. Özellikle güçlü yapay zeka modellerinin güvenliğiyle ilgili olan ve şirketlerin eğitim ve güvenlik verilerini hükümete raporlamasını gerektiren maddeler, Cumhuriyetçiler arasında rahatsızlığa neden olmuştu. Trump müttefiklerinden Temsilci Nancy Mace, bu gerekliliklerin yenilikçileri korkutabileceğini ve yapay zeka alanındaki gelişmeleri yavaşlatabileceğini ifade etmişti.
Trump yönetiminde yeni yapay zeka düzenlemeleri
Trump yönetiminin, yapay zeka alanındaki önceki politikaları, teknolojik gelişmeleri hızlandırırken aynı zamanda sivil özgürlükleri koruma ve güvenilir teknolojilere öncelik verme amacı taşıyordu. Trump, daha önceki başkanlık döneminde ulusal yapay zeka araştırma enstitülerinin kurulmasını desteklemiş ve federal kurumlara yapay zeka uygulamalarında “Amerikan değerlerini” koruma görevi vermişti. Bu yaklaşım, özellikle sivil hakların korunması, özel hayatın gizliliği ve Amerikan kültürüne bağlılık gibi konulara vurgu yapıyordu. Yeni dönemde de bu temel politikaların devam etmesi bekleniyor, ancak Trump’ın kampanya sürecinde belirttiği “özgür konuşma ve insan gelişimi” temelli yapay zeka politikaları, mevcut düzenlemelere yönelik önemli değişiklikler getirebilir.
Biden yönetimi, yapay zekanın potansiyel güvenlik risklerine karşı kapsamlı bir düzenleme çerçevesi oluşturmuş, özellikle yapay zeka sistemlerinin güvenliği ve şeffaflığı üzerine odaklanmıştı. Bu bağlamda, yapay zeka modellerinin eğitimi ve güvenliği hakkında raporlamalar yapılmasını zorunlu kılan düzenlemeler getirilmiş, yapay zeka modellerinin potansiyel güvenlik açıklarına karşı test edilmesi gibi standartlar uygulanmıştı. Ancak Trump yönetimi, bu tür zorunlu raporlamaların şirketler üzerinde fazla baskı oluşturduğu ve yenilikçi çalışmaları engellediği görüşüne sahip olduğu biliniyor. Bu nedenle, Trump’ın bu yükümlülükleri hafifletmek veya tamamen kaldırmak için adımlar atabileceği düşünülüyor.
Trump yönetiminin yapay zeka güvenlik ve etik çalışmalarına federal destek sağlanmasını azaltması halinde, Biden döneminde kurulan AI Güvenlik Enstitüsü’nün (AISI) devamlılığı riske girebilir. AISI, ulusal güvenlik ve savunma alanlarında yapay zeka ile ilgili riskleri araştırmak ve güvenlik standartlarını belirlemek için kurulmuştu. Trump’ın, AI Güvenlik Enstitüsü’nün faaliyetlerine ayrılan fonları kısıtlama veya enstitüyü kapatma yetkisini kullanabileceği öngörülüyor.
Özetle, Trump yönetiminde yapay zeka düzenlemelerinin, devlet kontrolünden ziyade serbest piyasa ilkelerine daha fazla odaklanması ve “hafif dokunuşlu” bir denetimle yönetilmesi bekleniyor. Bu durum, yapay zeka endüstrisindeki bazı çevreler tarafından olumlu karşılanırken, güvenlik ve etik kaygılarını artırabileceği düşünülüyor.
Global yapay zeka işbirliği
Trump’ın yönetimi yapay zeka düzenlemelerine hafif bir dokunuş yaparken, Demokratların güçlü olduğu eyaletlerin boşluğu doldurması bekleniyor. Örneğin, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, yapay zeka güvenliğine yönelik bir dizi yasa çıkararak eyaletin bu konudaki düzenlemelerinde lider bir konuma yükselmesini sağladı. Buna ek olarak, Trump’ın dış ticarette korumacı bir yaklaşım benimsemesi, yapay zeka sektörünü uluslararası arenada zorlayabileceği düşünülüyor. Örneğin, Çin’e yönelik daha katı ihracat kontrolleri ve yeni vergiler, yapay zeka geliştirme süreçlerinde kullanılan teknolojilerin erişimini sınırlayabilir.
Oxford İnternet Enstitüsü’nde veri etiği profesörü Sandra Wachter, siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin tüm düzenleyicilere, yapay zekanın sunduğu fırsatların yanı sıra barındırdığı tehlikeleri göz ardı etmemeleri çağrısında bulundu.
“Bu riskler, siyasi spektrumda nerede durduğunuzdan bağımsız olarak mevcuttur. Bu zararlar ne coğrafi sınırlara ne de parti çizgilerine bağlıdır. Yapay zeka yönetiminin siyasi bir meseleye indirgenmemesini umut ediyorum. Bu, hepimizi her yerde etkileyen bir sorundur. İyi bir küresel çözüm bulmak için hep birlikte çalışmalıyız” dedi.