Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşat Salihi, ülkedeki erken seçim tartışmaları, Türkmenlerin seçime hazır olup olmadıkları konusu ile Irak’taki siyaset dengeleri ve bunun Başbakan Mustafa el-Kazımi hükümetinin geleceğine etkisini değerlendirdi.
Irak’ta gelecek yıl haziran ayında yapılması beklenen erken seçimin belirlenen tarihte yapılmasının zor olduğunu ifade eden Salihi, “Genel tabloya göre erken seçim zamanında yapılmayacak. Yüksek Seçim Komiserliğinin seçimin yapılabilmesi için bazı teknik eksiklikleri yerine getirmesi lazım. Erken seçim gelecek sene haziran ayında değil de, yıl sonuna sarkabilir. 2021 sonunda yapılmazsa da artık 2022’de normal seçim süresini bekleriz.” dedi.
Şii partiler erken seçim istemiyor
Erşat Salihi, 2003 sonrası iktidarları paylaşan Şii partilerin erken seçim tavrını değerlendirerek, bu grupların kapalı toplantılarda erken seçimin yapılmamasından yana tavır koyduklarını ama tabanlarına bunun tersini anlattıklarını söyledi.
Salihi, ülkede seçim bölgesi tartışmalarına ilişkin ise, “Arzumuz, tüm Irak bir seçim bölgesinden oluşsun ki güneydeki de kuzeydeki vatandaş da Türkmenlere oy verebilsin. Vilayetler bazında da tek seçim bölgesi bizim lehimize. Birden fazla seçim bölgesi bizim için zarardır çünkü Türkmenler Irak’ta dağınık bir coğrafyada yaşıyor.Söz konusu o bölgelerdeki vatandaşlarımız aday çıkaramayacağımız için ya seçime katılmamayı seçer ya da gidip başkasına oyunu verir. Bu da bizim için dezavantajlı bir durum olur.” değerlendirmesinde bulundu.
Musul ve Kerkük için özel seçim seçim bölgesi önerisi
Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Musul ve Kerkük ile Telafer’in tek seçim ya da en fazla iki seçim bölgesinden oluşması için çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Salihi, “Musul’da Sünni Araplar, seçim bölgesi konusunda bizimle aynı düşüncedeler ama Kürtler farklı tutum sergiliyor. Onlar, müteaddit seçim bölgesinden yanalar. Kürtlerin Kerkük ile ilgili de tutumları aynı. Kerkük ve Musul’da seçim bölgesi konusu özel olarak değerlendirilmeli çünkü buralarda Türkmen, Arap, Kürt Şii, Sünni, Şebek, Yezidi ve Hristiyanlar var.” şeklinde konuştu.
“Bağdat’ın zayıflaması ülkeyi böler”
Türkmen lider, Başbakan Mustafa Kazımi ve hükümetiyle ilgili soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Mevcut hükümetin, bazı eleştirilerimiz olmasına rağmen devam etmesini isteriz. Çünkü Irak’ta olası bir gerginliğin çıkması ve Bağdat’ın zayıflaması ülkeyi bölebilir. Böylece de milis güçlerle DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleri kendilerine daha çok kontrol alanı sağlar. Güçlü bir Bağdat’tan yanayız. ABD ve İran’ın Kazımi üzerinde baskı uyguladığı açık ve net şekilde görülmektedir. Kazımi, ne ABD ne de İran’dan vazgeçmemek üzerine kurulu bir politika izliyor ama bu siyasette pek başarılı olan bir yöntem değil. Her iki tarafı da ikna etme çabası yanlış olur. Kazımi, Türkmenlerin kabinede ve siyasette rolünün olacağı ve Bağdat ile Erbil arasındaki müzakerelerde yer alacağı yönünde verdiği sözü yerine getiremedi. Hükümetle iletişim kanallarımız mevcut. Bağdat’taki siyasi liderler toplantılarına Türkmenleri temsilen katılıyorum. Ama birileri, Türkmenlerin siyasi iktidarda yer almaması için hükümetlere talimat vermiş.”
“Kerkük’te Kürtleştirme politikası Araplaştırma girişimlerinden daha çoktu”
Kerkük’te Araplaştırma politikası iddialarına da değinen Salihi, kentin Araplaştırılması ve Kürtleştirilmesinin Türkmenlere zarar verdiğini vurguladı.
Salihi, kentin demografik yapı değişimine uğradığını şöyle anlattı:
“Kerkük’ün Kürtleştirilmesini Kürtler maalesef ustaca yaptı. Araplar da mevcut durumdan istifade ederek bazı araziler üzerinde yasa dışı evler yapmaya başladı. Ama Kerkük’te Kürtleştirme politikası Araplaştırma girişimlerinden daha çoktu. Kerkük’te şu an en azından faili meçhul cinayet ve suikastler yok. Kerkük’te artık Kürt asayiş ve KYB’nin silahlı yapıları bulunmuyor. Kerkük’te merkezi yönetimin gücü var ve halk güvenli bir şekilde yaşıyor.”
Editör : SavunmaTR Haber Merkezi