Yapay zeka dünyasında devrim kapıda!
Multi-agent sistemler, belirli bir kolektif hedefe yönelik çalışan uzmanlaşmış yapay zeka ajanlarının dağıtık sistemlerine verilen isimdir. NEA, Mayfield Fund ve Foundation Capital’deki yatırımcılar, bu son teknolojik gelişmeye yatırım yapmaktan heyecan duyduklarını belirtiyorlar. Şu zamana kadar Cognition ve Sakana AI gibi girişimlerin bu alanda 100 milyon doların üzerinde fon topladığı biliniyor.
Multi-agent sistemler nedir?
Multi-agent sistemler, büyük dil modellerinin (LLM) üzerine inşa edilen ve başlangıçtan bitişe kadar bir görevi yerine getirmek üzere tasarlanmış yapılardır. Foundation Capital’den Ashu Garg, “Multi-agent sistemlere bir hedef verirsiniz ve bu hedefi bir dizi adımla bir sıraya dönüştürerek sırasıyla bu adımları gerçekleştirirler” dedi. Örneğin, İtalya’ya bir gezi planlamak istediğinizi varsayalım. Büyük dil modelleri, bir gezi programı sunmada başarılı olabilir, ancak tatil planlamanın tüm adımlarını yürütme gücüne sahip olmayabilirler. Multi-agent sistemler ise uçak biletlerini ve otelleri rezerve etmekten restoran rezervasyonları yapmaya ve aktiviteler önermeye kadar tüm süreci yönetme kapasitesine sahiptirler.
Bu sistemlerin en büyük avantajı, her bir ajanın belirli bir göreve odaklanarak en yüksek verimliliği sağlamasıdır. Böylece, her ajan kendi alanında uzmanlaşır ve birlikte çalışarak karmaşık ve çok adımlı görevleri başarıyla tamamlarlar. Örneğin, bir multi-agent sistem, bir iş seyahatini planlarken uçuşları ayarlamak, otel rezervasyonlarını yapmak, toplantı yerlerini organize etmek ve seyahat sırasında ihtiyaç duyulabilecek diğer hizmetleri koordine etmek için farklı ajanları kullanabilir. Bu işbirliği sayesinde, multi-agent sistemler, karmaşık görevlerin yönetiminde büyük kolaylık sağlar ve kullanıcıların hayatını önemli ölçüde basitleştirir.
Bu sistemler, başarı kriterlerini tanımlayarak, hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını bağımsız olarak doğrulayabilirler. Ayrıca, yapay zeka ajanları, farklı yazılımlarla iletişim kurarak veya gerekli bilgilere ulaşarak bu uygulamalarla birlikte çalışırlar. Gerektiğinde ise insanlardan yardım alarak işlerini yaparlar.
Bu alanda birçok startup şimdiden faaliyet gösteriyor. Örneğin, Regie AI, “otomatik pilot satış ajanları” kullanarak potansiyel müşteri bilgilerini otomatik olarak toplayıp kişiye özel e-postalar hazırlıyor ve alıcılarla sürekli iletişim kurarak takibini sağlıyabiliyor. Bir diğer örnek ise Cognition’dur. Piyasaya çıktıktan altı ay sonra 2 milyar dolar değerlemeye ulaşan şirket, şu zamana kadar 175 milyon dolar yatırım topladı. Cognition’ın arkasındaki yapay zeka mühendisi Devin, karmaşık mühendislik görevlerini bağımsız olarak yerine getirebilen otonom bir yapay zeka sistemi olarak ön plana çıkıyor.
Soul Ventures’den Warren Hui, bu tür startup’ların, büyük yapay zeka şirketlerinin ele alamayabileceği özelleşmiş veya daha tanımlı problem setlerine çözümler üretebileceğini belirtti. Bir diğer startup olan Emergence, ilk ve üçüncü taraf modeller arasında köprü kurarak işletmelerin bilgi çalışmalarını otomatikleştirmeyi hedefliyor. CEO Satya Nitta, Emergence’in “ajanların kendilerini iyileştirmeleri anlamına gelen derin bir fikir getirmeyi” amaçladığını ifade etti.
Phidata ise büyük dil modellerini gerçek zamanlı veri erişimi sağlayarak yapay zeka asistanlarına dönüştürüyor. CEO Ashpreet Bedi, “Taleplerimiz tavan yaptı, şu zamana kadar fiyat konusunda hiçbir itiraz almadık” dedi.
Yatırımcılar bu alana yoğun ilgi gösterirken, Spike Jonze’nin 2013 yapımı “Her” filmindeki vizyonun gerçeğe daha da yaklaştığını görmek mümkün. Filmde, yapay zeka destekli sanal asistanların insan hayatında oynadığı rol, bugün multi-agent sistemlerle gerçeğe dönüşüyor. Bu sistemler, çeşitli görevleri otomatikleştirebilen ve birbiriyle işbirliği yapabilen birden fazla yapay zeka ajanını içeriyor. Bu nedenle, yatırımcılar bu teknolojinin potansiyelini büyük bir heyecanla takip ediyor.
Foundation Capital’den Ashu Garg, bu teknolojinin sunduğu yenilikleri vurgulayarak, “Tarihte ilk kez, bir ajanın bağımsız çalışarak birden fazla iş akışını otomatikleştirmesini sağlayabilirsiniz,” dedi. Bu, yapay zekanın, karmaşık iş süreçlerini yönetme ve yürütme kapasitesini önemli ölçüde artıran bir gelişme olarak yorumlanıyor. Yatırımcıların bu teknolojiye olan ilgisi, aynı zamanda yapay zekanın iş dünyasında ve günlük hayatta nasıl devrim yaratabileceğini de gösteriyor.
Multi-agent sistemler, işletmelerin verimliliğini artırmak, maliyetleri düşürmek ve müşteri memnuniyetini artırmak için kullanılabilir. Ayrıca, bu sistemlerin sağlık hizmetleri, finans, eğitim ve daha birçok alanda uygulanma potansiyeli de bulunuyor. Yatırımcılar, bu teknolojinin sunduğu geniş olanakları keşfederken, gelecekte yapay zekanın toplumsal ve ekonomik yaşamdaki rolünün daha da büyüyeceğine inanıyorlar.
Sonuç olarak, multi-agent sistemler, yapay zeka teknolojisinde çığır açan bir yenilik olarak öne çıkıyor. Mayfield Fund’dan Navin Chaddha, yapay zeka ajanlarının çalışanların takım arkadaşı olarak hizmet edeceğini düşünüyor. “Benim gibi birisi muhtemelen 50 ila 100 ajanla çalışacak… Sohbet ajanım, destek ajanım, hizmet ajanım, araştırma ajanım olacak. Ve sonra bu ajanlar birbirleriyle de konuşmak zorunda kalacak” dedi. Yatırımcıların bu alana olan ilgisi, teknolojinin sunduğu potansiyeli ve gelecekteki etkilerini daha da belirgin hale getiriyor.