Fransa’nın sömürge toprağı Yeni Kaledonya’da neler oluyor!
Fransa hükümetinin anayasal reform girişimine karşı çıkan, Fransa’nın Hint-Pasifik’teki en eski sömürgelerinden biri olan Yeni Kaledonya’da bağımsızlık yanlısı vatandaşların protestolarında şiddet olayları tırmanıyorken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un talimatıyla bölgede (olağanüstü hal) OHAL ilan edildi.
Öğrenilen son bilgilere göre resmi makamlar, Yeni Kaledonya’nın limanlarına ve uluslararası havaalanına asker konuşlandırırken ayrıca bölgeye yönelik seyahat yasağı, ev aramaları ve ev hapisleri gibi uygulamalar başlatıldı.
Fransa Hükümet Sözcüsü Prisca Thevenot, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada OHAL durumunun 12 gün boyunca devam edeceğini kaydetti. Ayrıca Thevenot, Başbakan Gabriel Attal’ın, İçişleri Bakanlığında düzenlenen Yeni Kaledonya’daki durumla ilgili kriz masasına başkanlık edeceğini aktardı.
Fransa Başbakanı Gabriel Attal ise, kriz toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bölgede TikTok’u yasakladıklarını ve OHAL ilan ettiklerini duyurdu.
Fransız yetkililerin bölgedeki “isyanla mücadele etmek” amacıyla TikTok’un yasaklandığı bildirilmesinin ardından tartışmalı kararla ilgili Avrupa Birliği (AB) ise, “Fransa, yerel kararlar alabilir” açıklamasında bulundu.
Fransız hukuk uzmanları, Fransız yetkililerinin AB yasalarına aykırı olan bu yasağı uygulamaları hakkında oldukça iki yüzlü bir açıklama ile “Denizaşırı topraklar birlik parçası olmadığı için Fransa, burada yerel kararlar alabilir” açıklaması yaptılar.
Protestoların başladığı günden bu yana 130’dan fazla kişi gözaltına alınırken 300’den fazla kişi de yaralandı.
Yeni Kaledonya’daki protestonun sebebi ne?
Yeni Kaledonya son günlerde Paris’teki ulusal mecliste görüşülmekte olan ve çarşamba günü tasarısı kabul edilen bölgedeki il seçimlerinde seçmen kitlesini genişletmeyi amaçlayan anayasal reformu protesto ediliyor.
“Anayasal reform” kapsamında Fransa’nın anakarasından gelenlere Yeni Kaledonya bölgesinin il seçimlerinde oy kullanma hakkı tanınıyor. Yerel halk da halihazırda bağımsızlık isterken alınan bu karara karşı tepki gösteriyor.
Avustralya ve Fiji arasında yer alan ve başkenti Noumea olan Yeni Kaledonya 19. yüzyıldan bu yana Fransız toprağı durumunda. Bölge sömürgecilik sonrası dönemde de Fransa’nın bir parçası olmaya devam etti.
Yeni Kaledonya’da 1988 ve 1989 yılları arasında bir anlaşma ile sömürgecilikten uzaklaşma, bağımsızlığa doğru ilerleme, toplumu barıştırma anlaşması yapılmıştı. Fakat anlaşmalardan sonra Fransa hükümeti ile Yeni Kaledonya arasındaki üç ayrı referandum yapıldı. İlk iki “Bağımsız mı olunmak isteniyor yoksa Fransa’ya bağlı mı kalınmak isteniyor” referandumları sonucunda %53 ve %56 sandıktan çıkan karar Fransa’yla kalmak yönünde oldu. Fakat üçüncü referandumda Covid-19 krizi nedeniyle bağımsızlık yanlıları, yani yerel halk, bu referansın ertelenmesini istemişti.
Fakat hükümet bu isteklerini kabul etmeyince halk da sandığa gitmeyip protesto etme kararı aldı. Tabiki yalnızca hükümet yanlılarının katıldığı bu referandum sonucunda da %96’lık bir sonuçla yeniden Fransa’ya bağlı kalma durumu oluşmuş oldu.
Bunun ardından bölgede huzursuzluklar baş göstermeye başlamıştı. Son olarak da salı günü Paris’teki Ulusal Meclis, 153’e karşı 351 oyla yasa tasarısını kabul etti ve Yeni Kaledonya’da 10 yıldır yaşayan Fransız anakara sakinlerinin eyalet seçimlerinde oy kullanmasına izin verecek olan yeni bir yasa tasarısının kabul edilmesini takiben bölgede protestolar başlarken şiddetli olaylar da yaşanmaya başlandı.
Fransa ile Yeni Kaledonya arasındaki 1998 tarihli Noumea Anlaşması’nda Paris bölgeye daha fazla siyasi özerklik verme ve seçmen listesini o dönemdeki yerleşik halkla sınırlı tutma sözü vermişti.
Yani 1998’den bu yana bölgedeki seçmen listeleri güncellenmedi. Bu da adaya yeni yerleşenlerin oy kullanamaması anlamına geliyor. O tarihten bu yana adaya 40 binden fazla Fransız’ın yerleştiği tahmin ediliyor.
Bu da oy verebilecek nüfusun yüzde 20’sinin sandığa gidememesi anlamına geliyor. Hükümet bu mahrumiyeti “saçma” olarak nitelendirirken, yerel halk ise seçmen listelerinin genişletilmesinin Fransa yanlısı politikacılara fayda sağlayacağından ve Kanakların ağırlığını azaltacağından endişe duyuyor.