Yeşaya (İşaya), Eski Ahit’te bulunan ve İbranice İncil’de (Tanah) bir kitaba adını veren bir peygamberdir. Yeşaya, Yahudi ve Hristiyan geleneğine göre önemli bir peygamber olarak kabul edilir.
Söz konusu kehanetler, M.Ö. 8. yüzyılda yaşamış olan Yeşaya’nın, İsrail Krallığı’na ve özellikle Yahuda Krallığı’na yönelik olarak yaptığı peygamberlik faaliyetlerini ve Tanrı’nın mesajlarını içerir. Bu kehanetler, İsrail’in siyasi durumunu, Tanrı’nın krallığıyla ilgili umutları ve adalet arayışlarını kapsar.
Kehanetin mesajları, İsrail’in hem dünyevi hem de manevi anlamda kurtuluşunu öngören metaforik anlatılarla doludur. Ancak bu anlatılar, aynı zamanda tarih boyunca İsrail’in yaşadığı çatışma ve savaşlarla ilgili derin bir bağa sahiptir. Bu bağlamda, günümüz Orta Doğu çatışmalarıyla Yeşaya Kehanetleri arasında bir bağlantı kurmak mümkündür.
Yeşaya Kehaneti Nedir?
Kehanetler, genellikle Tanrı’nın adaletini, günahkarlığa karşı duyduğu öfkeyi ve İsrail halkına yönelik uyarıları içerir. Tanrı’nın halkının sapkınlıklarını ve ahlaki çöküşlerini eleştiren Yeşaya, aynı zamanda onların tekrar Tanrı’ya dönmeleri halinde kurtulacaklarını söyler.
Kehanetin en bilinen temalarından biri, Tanrı’nın seçilmiş halkına vereceği cezalarla ilgilidir. Özellikle İsrail’in düşmanları olan Asur ve Babil gibi güçlerin saldırılarının, Tanrı tarafından İsrail’i cezalandırma aracı olarak kullanıldığı vurgulanır. Ancak kehanetler, bu cezaların ardından Tanrı’nın sonsuz merhametini göstereceğini ve İsrail’i yeniden dirilteceğini de müjdeler.
Yeşaya kitabının ikinci büyük teması ise gelecekteki bir Mesih’in (Kurtarıcı) gelişidir. Bu Mesih, Tanrı’nın krallığını yeniden kuracak ve dünyaya barış getirecektir. Özellikle “Barış Prensi” olarak nitelendirilen Mesih’in gelişi, insanlık için yeni bir dönemin habercisi olarak görülür. Bu durum Musevi kaynaklarında Tanrı’nın halkı ile olan ilişkisini onarma ve adaletin dünya genelinde hüküm süreceği bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanır.
Kehanetler, sadece Yahudi inancı için değil, Hristiyanlık açısından da önemlidir. Hristiyan teolojisi, Yeşaya’nın Mesih ile ilgili kehanetlerinin İsa Mesih’te gerçekleştiğine inanır. Özellikle Yeşaya’nın 53. bölümü, İsa’nın çarmıha gerilişini ve insanlığın günahlarını üstlenmesini öngören bir metin olarak yorumlanır.
Orta Doğu’daki çatışmalar ve İsrail’in durumu
Yeşaya’nın kehanetleri, Eski Ahit döneminde İsrail’in sürekli olarak çevresindeki büyük güçlerle yaşadığı çatışmalarla ilgilidir. O dönemde İsrail, Asur, Babil, Pers ve Mısır gibi büyük imparatorlukların tehditlerine maruz kalıyordu. Bu tarihsel bağlam, günümüz Orta Doğu’sundaki çatışmalarla da önemli paralellikler sunar.
Orta Doğu, tarihi boyunca çeşitli dini, etnik ve siyasi grupların etkisi altında kalmış, bu nedenle sürekli bir çatışma bölgesi olmuştur. Özellikle İsrail’in 20. yüzyılda bir devlet olarak kurulması, bu bölgedeki dini ve siyasi dinamikleri daha da karmaşık hale getirmiştir.
İsrail’in bağımsızlık ilanı, çevresindeki Arap ülkeleriyle olan gerilimleri artırmış, Filistin sorunu ise bölgedeki en uzun süreli çatışmalardan biri haline gelmiştir. Bu çatışmalar, sadece İsrail ve Filistin arasında değil, aynı zamanda İsrail’in komşu Arap ülkeleriyle olan ilişkilerinde de önemli bir rol oynamaktadır.
Yeşaya’nın kehanetleri ile modern İsrail’in çatışmalı durumu arasında tarihsel bir bağlantı kurulabilir. Eski Ahit’te İsrail’in Asur ve Babil gibi büyük güçlerle yaşadığı gerilimler, günümüzde İsrail’in bölgesel rakipleriyle olan ilişkilerini yansıtıyor gibi görünebilir. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İsrail’in bölgedeki askeri, siyasi ve ekonomik gücü, çevresindeki ülkelerle sürekli bir rekabet ve çatışma ortamına neden olmuştur. Tıpkı Yeşaya’nın döneminde olduğu gibi, modern İsrail de çevresindeki düşmanlarına karşı ayakta kalma mücadelesi vermektedir.
Barış ve Mesih temasının katliamlarla çelişkisi
Yeşaya’nın kehanetlerinde önemli bir yer tutan barış ve kurtuluş teması, günümüz İsrail-Filistin çatışması ve Orta Doğu’daki diğer sorunlarla ilgili olarak da düşündürücüdür. Yeşaya, Tanrı’nın Mesih aracılığıyla dünyaya barışı getireceğini müjdeler. Özellikle Yeşaya 11. bölümde, barışın hüküm süreceği ve halkların birbirine zarar vermeyeceği bir dönemden bahsedilir.
Orta Doğu’daki çatışmaların temelinde sadece siyasi değil, aynı zamanda dini unsurlar da yer alır. Bu bağlamda Yeşaya’nın barış vaatleri, Orta Doğu’nun dini ve siyasi açıdan bir çözüm bulabileceği umudunu taşır. Ancak günümüz gerçeklerinde ve İsrail’in savaş suçları işleyerek bölge halkına zulmetmesiyle, bu barış vaadi tam anlamıyla gerçekleşemeyecek gibi görünmektedir. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar, uluslararası müdahalelere ve barış çabalarına rağmen çözülmemiştir. Aynı zamanda, bölgedeki diğer dini ve etnik gerilimler, barışın sağlanmasını daha da zorlaştırmaktadır.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kehaneti kullanarak Orta Doğu’da gerçekleştirdikleri katliamları meşrulaştırmaya çalışması, derin bir ahlaki çöküş ve sorumsuzluk örneğidir. Dini bir kehaneti, sivil halkın katledilmesi ve Filistin topraklarının işgaline bahane olarak kullanmak, hem tarihsel hem de insani değerlerin açık bir çarpıtılmasıdır. Yeşaya’nın kehanetleri, barış ve adalet mesajları içerirken, bu metinlerin İsrail’in savaş suçlarını örtbas etme amacıyla kullanılmasının hiçbir meşruiyeti yoktur.
Kehanetin barış ve adalet temaları, İsrail’in uyguladığı şiddetle çelişirken, dini metinlerin çatışmaların gerekçesi haline getirilmesi, hem politik hem de ahlaki açıdan sorunlu bulunuyor. İsrail hükümetinin bu tür dini söylemlerle saldırgan politikalarını haklı göstermeye çalışması, sadece bölgedeki kanlı işgallerini sürdürme çabasını perçinlemekte ve uluslararası hukuku hiçe sayarak, insanlık vicdanına meydan okumaktadır. Bu tutum, Yeşaya’nın mesajlarını çarpıtarak, bölgede daha fazla ölüm ve yıkıma yol açan politikaların dinsel bir kılıfla örtülmesinden başka bir şey değildir.